Herkese kocaman hasret dolu bir merhaba,
Uzun süredir malesef ki yazmak için hiç vaktim olmadı. Bazen yazmak yerine yaşamak gerekiyor. Ben de tam öyle bir 4 ay geçirdim! Christmasdan sonra her şey çok hızlı ve tam da istediğim yönde gelişti. Bazı günleri hatta haftaları zor bitirsem de ikinci döneme çok dinç ve heyecanlı başladım. Her gün çok yoğunum: Sanat, koro, matematik olimpiyatları, spor, gönüllülük projeleri, okul ve en değerlisi arkadaşlar… İyi haberse Türkçe yazmaya çalışırken elim hep İngilizce kelimelere gidiyor. İngilizce tamam! 🙂
Her şeyden önce bu günlerde değişim yılına daha şeffaf yaklaşabildiğim bir süreç geçiriyorum. Oryantasyon sürecinden ve onca yaptığım araştırmadan sonra bu yılın herkes için çok farklı, tam anlamıyla kişiye özel bir deneyim olduğunu kabullenmiştim. Kesinlikle öyle de. Ama vaktim oldukça diğer değişim öğrencilerinin hikayelerini dinliyorum, kendi hikayeme göz gezdiriyorum ve kiminle konuşsam aynı cümleler: “Ben artık aynı kışı değilim, olamam.” “Daha önce tiyatroya yeteneğim olduğunu bilmiyordum.” “Hep almak istedim ama daha önce hiç sanat dersi almamıştım.” “Bu kadar iyi basketbol oynayabileceğimi tahmin etmezdim.” “Daha önce kimse bana sesimin gerçekten güzel olduğunu söylememişti.” Tüm bunlar çok hem de çok güzel haberler canlar! Değişim yılı çok yerinde bir terim. Değişmekse çok tatlı, çok güzel. Okyanus ötesi ülkelere kök salıp, bir sonraki rotaya uçmak için kanatlarınıza güç, yüreğinize ilham veriyorsunuz. Ömür boyu bu değişimin bir parçası olmak için de kendinize büyük bir söz veriyorsunuz! Ve bana sorarsanız en güzeli dünyanın dört bir yanından edindiğiniz dostlarınızla bir dünya vatandaşı olmanın tadı!
“The more you find out about the world, the more opportunities there are to laugh at it.” ― Bill Nye
Hepinize önce güzel bir haber vereyim. Şehrimdeki Matematik olimpiyatlarında 3 defa birinciliği tadarak kupayı kaldırma onurunu yaşadım! Bölge yarışmasında ise 2. gelerek okulumuza tarihinde bir ilki yaşattık.
Son haftalarda Baseball, Hockey, Track&Field, Dodgeball ve daha önce hayatımda hiç bilmediğim ya da izlemediğim sporlarla tanıştım. Eğer hedefleriniz arasında spor dolu bir yıl varsa Amerika sizi bekliyor gençler. Haftanın her günü 3 saate yakın antrenman, her sezon başka bir spor, her akşam ayrı bir maç. Benim ilgi alanım olmadığı için elimi bile sürmedim, ama spor meraklısı arkadaşlarım çokça eğlendiler.
Anlatacak çok şey var, söylenecek çok veda ve bir sürü güzel merhaba. Ama en iyisi mi bir gün bir yerlerde adınızı düzgün söyleyemeyen insanları, yalnızca bir kaç gün sonra ev ve aile diye çağırmaya başlarsınız lütfen o güzel hikayenizi benimle paylaşın. O zaman Elif’in hikâyesini hatırlayın, Dediğim gibi, sizi ve dedelerinizden kalma o hikayeleri çok seviyorum. Yüreğimde hepsi için yer var.
Şükürler olsun ki, üniversiteye başlamadan, kendi zaferlerim için uzun ve şaşalı rotalar çizmeden; O’nun zaferi ve O’nun hikâyesinin bir parçası olmayı öğrendim. Unutmayın bu yılda herkes birbirinden farklı şeyler öğrenecek ama ev dediğiniz yere geri dönerken çok daha anlamlı bir hayatın sizi beklediğini söyleyebilecek bir güven hissediyorum kendimde. Kendinize sorun bu soruyu: “Benim evim neresi?”
Ve olur da dostunuz Elif’in cevabını merak ederseniz, benim evim dualarımda, köklerimde ve kanatlarımda; nereye gidersem gideyim yüreğimde taşıyabileyim diye.
“There are only two lasting bequests we can hope to give our children. One of these is roots; the other, wings.” ― W. Hodding Carter II
Hepinizi özledim, hepinizi çok özledim.
Sevgiyle ve dostlukla,
Elif
Some of my new drawing and paintings